Cüz 30


سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ

Türkçe Okunuşu: `amme yetesâelûn.

Türkçe Meali: Neyi soruşturuyorlar?

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 2

Arapça: عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ

Türkçe Okunuşu: `ani-nnebei-l`ażîm.

Türkçe Meali: Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi?

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 3

Arapça: ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ

Türkçe Okunuşu: elleẕî hüm fîhi muḫtelifûn.

Türkçe Meali: Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri, büyük bir olay olan tekrar dirilme haberini mi?

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 4

Arapça: كَلَّا سَيَعْلَمُونَ

Türkçe Okunuşu: kellâ seya`lemûn.

Türkçe Meali: Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 5

Arapça: ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ

Türkçe Okunuşu: ŝümme kellâ seya`lemûn.

Türkçe Meali: Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 6

Arapça: أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَٰدًۭا

Türkçe Okunuşu: elem nec`ali-l'arḍa mihâdâ.

Türkçe Meali: Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 7

Arapça: وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًۭا

Türkçe Okunuşu: velcibâle evtâdâ.

Türkçe Meali: Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 8

Arapça: وَخَلَقْنَٰكُمْ أَزْوَٰجًۭا

Türkçe Okunuşu: veḫalaḳnâküm ezvâcâ.

Türkçe Meali: Sizi çift çift yarattık;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 9

Arapça: وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًۭا

Türkçe Okunuşu: vece`alnâ nevmeküm sübâtâ.

Türkçe Meali: Uykunuzu dinlenme vakti kıldık;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 10

Arapça: وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًۭا

Türkçe Okunuşu: vece`alne-lleyle libâsâ.

Türkçe Meali: Geceyi bir örtü yaptık;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 11

Arapça: وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًۭا

Türkçe Okunuşu: vece`alne-nnehâra me`âşâ.

Türkçe Meali: Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 12

Arapça: وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًۭا شِدَادًۭا

Türkçe Okunuşu: vebeneynâ fevḳaküm seb`an şidâdâ.

Türkçe Meali: Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 13

Arapça: وَجَعَلْنَا سِرَاجًۭا وَهَّاجًۭا

Türkçe Okunuşu: vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.

Türkçe Meali: Parlak ışık veren güneşi varettik;

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 14

Arapça: وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءًۭ ثَجَّاجًۭا

Türkçe Okunuşu: veenzelnâ mine-lmü`ṣirâti mâen ŝeccâcâ.

Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 15

Arapça: لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّۭا وَنَبَاتًۭا

Türkçe Okunuşu: linuḫrice bihî ḥabbev venebâtâ.

Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 16

Arapça: وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا

Türkçe Okunuşu: vecennâtin elfâfâ.

Türkçe Meali: Taneler, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş bahçeler yetiştirmek için, yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur yağdırdık.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 17

Arapça: إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًۭا

Türkçe Okunuşu: inne yevme-lfaṣli kâne mîḳâtâ.

Türkçe Meali: Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 18

Arapça: يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًۭا

Türkçe Okunuşu: yevme yünfeḫu fi-ṣṣûri fete'tûne efvâcâ.

Türkçe Meali: Sura üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 19

Arapça: وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًۭا

Türkçe Okunuşu: vefütiḥati-ssemâü fekânet ebvâbâ.

Türkçe Meali: Gökler kapı kapı açılacaktır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 20

Arapça: وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا

Türkçe Okunuşu: vesüyyirati-lcibâlü fekânet serâbâ.

Türkçe Meali: Dağlar yürütülüp serap olacaktır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 21

Arapça: إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًۭا

Türkçe Okunuşu: inne cehenneme kânet mirṣâdâ.

Türkçe Meali: Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 22

Arapça: لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًۭا

Türkçe Okunuşu: liṭṭâgîne meâbâ.

Türkçe Meali: Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 23

Arapça: لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًۭا

Türkçe Okunuşu: lâbiŝîne fîhâ aḥḳâbâ.

Türkçe Meali: Orada çağlar boyunca (nice devirler) kalacaklardır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 24

Arapça: لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًۭا وَلَا شَرَابًا

Türkçe Okunuşu: lâ yeẕûḳûne fîhâ berdev velâ şerâbâ.

Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 25

Arapça: إِلَّا حَمِيمًۭا وَغَسَّاقًۭا

Türkçe Okunuşu: illâ ḥamîmev vegassâḳâ.

Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 26

Arapça: جَزَآءًۭ وِفَاقًا

Türkçe Okunuşu: cezâev vifâḳâ.

Türkçe Meali: Orada ne serinlik ne de içilecek bir şey tatmazlar; sadece kaynar su ve irin....

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 27

Arapça: إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًۭا

Türkçe Okunuşu: innehüm kânû lâ yercûne ḥisâbâ.

Türkçe Meali: Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 28

Arapça: وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابًۭا

Türkçe Okunuşu: vekeẕẕebû biâyâtinâ kiẕẕâbâ.

Türkçe Meali: Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 29

Arapça: وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَٰهُ كِتَٰبًۭا

Türkçe Okunuşu: vekülle şey'in aḥṣaynâhü kitâbâ.

Türkçe Meali: Biz de herşeyi yazıp saymışızdır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 30

Arapça: فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا

Türkçe Okunuşu: feẕûḳû felen nezîdeküm illâ `aẕâbâ.

Türkçe Meali: Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız."

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 31

Arapça: إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا

Türkçe Okunuşu: inne lilmütteḳîne mefâzâ.

Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 32

Arapça: حَدَآئِقَ وَأَعْنَٰبًۭا

Türkçe Okunuşu: ḥadâiḳa vea`nâbâ.

Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 33

Arapça: وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًۭا

Türkçe Okunuşu: vekevâ`ibe etrâbâ.

Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 34

Arapça: وَكَأْسًۭا دِهَاقًۭا

Türkçe Okunuşu: veke'sen dihâḳâ.

Türkçe Meali: Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 35

Arapça: لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًۭا وَلَا كِذَّٰبًۭا

Türkçe Okunuşu: lâ yesme`ûne fîhâ lagvev velâ kiẕẕâbâ.

Türkçe Meali: Orada boş ve yalan söz işitmezler.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 36

Arapça: جَزَآءًۭ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًۭا

Türkçe Okunuşu: cezâem mir rabbike `aṭâen ḥisâbâ.

Türkçe Meali: Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 37

Arapça: رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًۭا

Türkçe Okunuşu: rabbi-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehüme-rraḥmâni lâ yemlikûne minhü ḫiṭâbâ.

Türkçe Meali: O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 38

Arapça: يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ صَفًّۭا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًۭا

Türkçe Okunuşu: yevme yeḳûmü-rrûḥu velmelâiketü ṣaffâ. lâ yetekellemûne illâ men eẕine lehü-rraḥmânü veḳâle ṣavâbâ.

Türkçe Meali: Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 39

Arapça: ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا

Türkçe Okunuşu: ẕâlike-lyevmü-lḥaḳḳ. femen şâe-tteḫaẕe ilâ rabbihî meâbâ.

Türkçe Meali: İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser.

سُورَةُ النَّبَإِ - Ayet 40

Arapça: إِنَّآ أَنذَرْنَٰكُمْ عَذَابًۭا قَرِيبًۭا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًۢا

Türkçe Okunuşu: innâ enẕernâküm `aẕâben ḳarîbâ. yevme yenżuru-lmerü mâ ḳaddemet yedâhü veyeḳûlü-lkâfiru yâ leytenî küntü türâbâ.

Türkçe Meali: Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلنَّٰزِعَٰتِ غَرْقًۭا

Türkçe Okunuşu: vennâzi`âti garḳâ.

Türkçe Meali: Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun,

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 2

Arapça: وَٱلنَّٰشِطَٰتِ نَشْطًۭا

Türkçe Okunuşu: vennâşiṭâti neşṭâ.

Türkçe Meali: Canları kolaylıkla alanlara and olsun,

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 3

Arapça: وَٱلسَّٰبِحَٰتِ سَبْحًۭا

Türkçe Okunuşu: vessâbiḥâti sebḥâ.

Türkçe Meali: Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun,

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 4

Arapça: فَٱلسَّٰبِقَٰتِ سَبْقًۭا

Türkçe Okunuşu: fessâbiḳâti sebḳâ.

Türkçe Meali: Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 5

Arapça: فَٱلْمُدَبِّرَٰتِ أَمْرًۭا

Türkçe Okunuşu: felmüdebbirâti emrâ.

Türkçe Meali: Yarıştıkça yarışan ve işleri yöneten meleklere and olsun

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 6

Arapça: يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ

Türkçe Okunuşu: yevme tercüfü-rrâcifeh.

Türkçe Meali: O gün bir sarsıntı sarsar.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 7

Arapça: تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ

Türkçe Okunuşu: tetbe`uhe-rrâdifeh.

Türkçe Meali: Peşinden bir diğeri gelir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 8

Arapça: قُلُوبٌۭ يَوْمَئِذٍۢ وَاجِفَةٌ

Türkçe Okunuşu: ḳulûbüy yevmeiẕiv vâcifeh.

Türkçe Meali: O gün kalbler titrer.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 9

Arapça: أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: ebṣâruhâ ḫâşi`ah.

Türkçe Meali: İnsanların gözleri yere döner.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 10

Arapça: يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ

Türkçe Okunuşu: yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah.

Türkçe Meali: Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?"

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 11

Arapça: أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًۭا نَّخِرَةًۭ

Türkçe Okunuşu: eiẕâ künnâ `iżâmen neḫirah.

Türkçe Meali: "Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?"

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 12

Arapça: قَالُوا۟ تِلْكَ إِذًۭا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: ḳâlû tilke iẕen kerratün ḫâsirah.

Türkçe Meali: Derler ki: "O takdirde bu zararına bir dönüştür."

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 13

Arapça: فَإِنَّمَا هِىَ زَجْرَةٌۭ وَٰحِدَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: feinnemâ hiye zecratüv vâḥideh.

Türkçe Meali: Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 14

Arapça: فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ

Türkçe Okunuşu: feiẕâ hüm bissâhirah.

Türkçe Meali: Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 15

Arapça: هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: hel etâke ḥadîŝü mûsâ.

Türkçe Meali: Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi?

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 16

Arapça: إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى

Türkçe Okunuşu: iẕ nâdâhü rabbühû bilvâdi-lmüḳaddesi ṭuvâ.

Türkçe Meali: Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti:

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 17

Arapça: ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ

Türkçe Okunuşu: iẕheb ilâ fir`avne innehû ṭagâ.

Türkçe Meali: "Firavun'a git; doğrusu o azmıştır."

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 18

Arapça: فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ

Türkçe Okunuşu: feḳul hel leke ilâ en tezekkâ.

Türkçe Meali: "Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?"

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 19

Arapça: وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ

Türkçe Okunuşu: veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.

Türkçe Meali: "Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın."

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 20

Arapça: فَأَرَىٰهُ ٱلْءَايَةَ ٱلْكُبْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: feerâhü-l'âyete-lkübrâ.

Türkçe Meali: Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 21

Arapça: فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ

Türkçe Okunuşu: fekeẕẕebe ve`aṣâ.

Türkçe Meali: Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 22

Arapça: ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ

Türkçe Okunuşu: ŝümme edbera yes`â.

Türkçe Meali: Geri dönüp yürüdü.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 23

Arapça: فَحَشَرَ فَنَادَىٰ

Türkçe Okunuşu: feḥaşera fenâdâ.

Türkçe Meali: Adamlarını toplayıp seslendi:

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 24

Arapça: فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلْأَعْلَىٰ

Türkçe Okunuşu: feḳâle ene rabbükümü-l'a`lâ.

Türkçe Meali: "Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 25

Arapça: فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلْءَاخِرَةِ وَٱلْأُولَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: feeḫaẕehü-llâhü nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.

Türkçe Meali: Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 26

Arapça: إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَعِبْرَةًۭ لِّمَن يَخْشَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: inne fî ẕâlike le`ibratel limey yaḫşâ.

Türkçe Meali: Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 27

Arapça: ءَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُ ۚ بَنَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: eentüm eşeddü ḫalḳan emi-ssemâü. benâhâ.

Türkçe Meali: Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 28

Arapça: رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: rafe`a semkehâ fesevvâhâ.

Türkçe Meali: Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 29

Arapça: وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: veagṭaşe leylehâ veaḫrace ḍuḥâhâ.

Türkçe Meali: Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 30

Arapça: وَٱلْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ

Türkçe Okunuşu: vel'arḍa ba`de ẕâlike deḥâhâ.

Türkçe Meali: Ardından yeri düzenlemiştir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 31

Arapça: أَخْرَجَ مِنْهَا مَآءَهَا وَمَرْعَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: aḫrace minhâ mâehâ vemer`âhâ.

Türkçe Meali: Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 32

Arapça: وَٱلْجِبَالَ أَرْسَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: velcibâle ersâhâ.

Türkçe Meali: Dağları yerleştirmiştir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 33

Arapça: مَتَٰعًۭا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ

Türkçe Okunuşu: metâ`al leküm velien`âmiküm.

Türkçe Meali: Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 34

Arapça: فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلْكُبْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: feiẕâ câeti-ṭṭâmmetü-lkübrâ.

Türkçe Meali: Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 35

Arapça: يَوْمَ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ مَا سَعَىٰ

Türkçe Okunuşu: yevme yeteẕekkeru-l'insânü mâ se`â.

Türkçe Meali: Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 36

Arapça: وَبُرِّزَتِ ٱلْجَحِيمُ لِمَن يَرَىٰ

Türkçe Okunuşu: vebürrizeti-lceḥîmü limey yerâ.

Türkçe Meali: Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 37

Arapça: فَأَمَّا مَن طَغَىٰ

Türkçe Okunuşu: feemmâ men ṭagâ.

Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 38

Arapça: وَءَاثَرَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا

Türkçe Okunuşu: veâŝera-lḥayâte-ddünyâ.

Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 39

Arapça: فَإِنَّ ٱلْجَحِيمَ هِىَ ٱلْمَأْوَىٰ

Türkçe Okunuşu: feinne-lceḥîme hiye-lme'vâ.

Türkçe Meali: İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 40

Arapça: وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ وَنَهَى ٱلنَّفْسَ عَنِ ٱلْهَوَىٰ

Türkçe Okunuşu: veemmâ men ḫâfe meḳâme rabbihî venehe-nnefse `ani-lhevâ.

Türkçe Meali: Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 41

Arapça: فَإِنَّ ٱلْجَنَّةَ هِىَ ٱلْمَأْوَىٰ

Türkçe Okunuşu: feinne-lcennete hiye-lme'vâ.

Türkçe Meali: Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 42

Arapça: يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: yes'elûneke `ani-ssâ`ati eyyâne mürsâhâ.

Türkçe Meali: Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 43

Arapça: فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَىٰهَآ

Türkçe Okunuşu: fîme ente min ẕikrâhâ.

Türkçe Meali: Nerde senden onu anlatması?

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 44

Arapça: إِلَىٰ رَبِّكَ مُنتَهَىٰهَآ

Türkçe Okunuşu: ilâ rabbike müntehâhâ.

Türkçe Meali: Onun bilgisi Rabbine aittir.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 45

Arapça: إِنَّمَآ أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: innemâ ente münẕiru mey yaḫşâhâ.

Türkçe Meali: Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.

سُورَةُ النَّازِعَاتِ - Ayet 46

Arapça: كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوٓا۟ إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: keennehüm yevme yeravnehâ lem yelbeŝû illâ `aşiyyeten ev ḍuḥâhâ.

Türkçe Meali: Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ عَبَسَ وَتَوَلَّىٰٓ

Türkçe Okunuşu: `abese vetevellâ.

Türkçe Meali: Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 2

Arapça: أَن جَآءَهُ ٱلْأَعْمَىٰ

Türkçe Okunuşu: en câehü-l'a`mâ.

Türkçe Meali: Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 3

Arapça: وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُۥ يَزَّكَّىٰٓ

Türkçe Okunuşu: vemâ yüdrîke le`allehû yezzekkâ.

Türkçe Meali: Ne bilirsin, belki de o arınacak;

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 4

Arapça: أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ ٱلذِّكْرَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahü-ẕẕikrâ.

Türkçe Meali: Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 5

Arapça: أَمَّا مَنِ ٱسْتَغْنَىٰ

Türkçe Okunuşu: emmâ meni-stagnâ.

Türkçe Meali: Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 6

Arapça: فَأَنتَ لَهُۥ تَصَدَّىٰ

Türkçe Okunuşu: feente lehû teṣaddâ.

Türkçe Meali: Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 7

Arapça: وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ

Türkçe Okunuşu: vemâ `aleyke ellâ yezzekkâ.

Türkçe Meali: Arınmak istememesinden sana ne?

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 8

Arapça: وَأَمَّا مَن جَآءَكَ يَسْعَىٰ

Türkçe Okunuşu: veemmâ men câeke yes`â.

Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 9

Arapça: وَهُوَ يَخْشَىٰ

Türkçe Okunuşu: vehüve yaḫşâ.

Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 10

Arapça: فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ

Türkçe Okunuşu: feente `anhü telehhâ.

Türkçe Meali: Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 11

Arapça: كَلَّآ إِنَّهَا تَذْكِرَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: kellâ innehâ teẕkirah.

Türkçe Meali: Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 12

Arapça: فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: femen şâe ẕekerah.

Türkçe Meali: Dileyen onu öğüt kabul eder.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 13

Arapça: فِى صُحُفٍۢ مُّكَرَّمَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: fî ṣuḥufim mükerrameh.

Türkçe Meali: O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 14

Arapça: مَّرْفُوعَةٍۢ مُّطَهَّرَةٍۭ

Türkçe Okunuşu: merfû`atim müṭahherah.

Türkçe Meali: O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 15

Arapça: بِأَيْدِى سَفَرَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: bieydî seferah.

Türkçe Meali: İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 16

Arapça: كِرَامٍۭ بَرَرَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: kirâmim berarah.

Türkçe Meali: İyi kimseler, saygıdeğer elçilerin eliyle yazılmıştır.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 17

Arapça: قُتِلَ ٱلْإِنسَٰنُ مَآ أَكْفَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: ḳutile-l'insânü mâ ekferah.

Türkçe Meali: Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 18

Arapça: مِنْ أَىِّ شَىْءٍ خَلَقَهُۥ

Türkçe Okunuşu: min eyyi şey'in ḫaleḳah.

Türkçe Meali: Allah onu hangi şeyden yaratmış?

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 19

Arapça: مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُۥ فَقَدَّرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: min nuṭfeh. ḫaleḳahû feḳadderah.

Türkçe Meali: Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş;

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 20

Arapça: ثُمَّ ٱلسَّبِيلَ يَسَّرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: ŝümme-ssebîle yesserah.

Türkçe Meali: Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 21

Arapça: ثُمَّ أَمَاتَهُۥ فَأَقْبَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: ŝümme emâtehû feaḳberah.

Türkçe Meali: Sonra onu öldürür ve kabre koyar.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 22

Arapça: ثُمَّ إِذَا شَآءَ أَنشَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: ŝümme iẕâ şâe enşerah.

Türkçe Meali: Sonra, dilediği zaman onu tekrar diriltir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 23

Arapça: كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَآ أَمَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: kellâ lemmâ yaḳḍi mâ emerah.

Türkçe Meali: Hayır; Allah'ın kendisine buyurduğunu hala yerine getirmemiştir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 24

Arapça: فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ إِلَىٰ طَعَامِهِۦٓ

Türkçe Okunuşu: felyenżuri-l'insânü ilâ ṭa`âmih.

Türkçe Meali: İnsan, yiyeceğine bir baksın;

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 25

Arapça: أَنَّا صَبَبْنَا ٱلْمَآءَ صَبًّۭا

Türkçe Okunuşu: ennâ ṣabebne-lmâe ṣabbâ.

Türkçe Meali: Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 26

Arapça: ثُمَّ شَقَقْنَا ٱلْأَرْضَ شَقًّۭا

Türkçe Okunuşu: ŝümme şaḳaḳne-l'arḍa şeḳḳâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 27

Arapça: فَأَنۢبَتْنَا فِيهَا حَبًّۭا

Türkçe Okunuşu: feembetnâ fîhâ ḥabbâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 28

Arapça: وَعِنَبًۭا وَقَضْبًۭا

Türkçe Okunuşu: ve`inebev veḳaḍbâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 29

Arapça: وَزَيْتُونًۭا وَنَخْلًۭا

Türkçe Okunuşu: vezeytûnev venaḫlâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 30

Arapça: وَحَدَآئِقَ غُلْبًۭا

Türkçe Okunuşu: veḥadâiḳa gulbâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 31

Arapça: وَفَٰكِهَةًۭ وَأَبًّۭا

Türkçe Okunuşu: vefâkihetev veebbâ.

Türkçe Meali: Sonra yeryüzünü iyice yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 32

Arapça: مَّتَٰعًۭا لَّكُمْ وَلِأَنْعَٰمِكُمْ

Türkçe Okunuşu: metâ`al leküm velien`âmiküm.

Türkçe Meali: Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 33

Arapça: فَإِذَا جَآءَتِ ٱلصَّآخَّةُ

Türkçe Okunuşu: feiẕâ câeti-ṣṣâḫḫah.

Türkçe Meali: O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 34

Arapça: يَوْمَ يَفِرُّ ٱلْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ

Türkçe Okunuşu: yevme yefirru-lmerü min eḫîh.

Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 35

Arapça: وَأُمِّهِۦ وَأَبِيهِ

Türkçe Okunuşu: veümmihî veebîh.

Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 36

Arapça: وَصَٰحِبَتِهِۦ وَبَنِيهِ

Türkçe Okunuşu: veṣâḥibetihî vebenîh.

Türkçe Meali: O gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçar.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 37

Arapça: لِكُلِّ ٱمْرِئٍۢ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍۢ شَأْنٌۭ يُغْنِيهِ

Türkçe Okunuşu: likülli-mriim minhüm yevmeiẕin şe'nüy yugnîh.

Türkçe Meali: O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 38

Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍۢ مُّسْفِرَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: vucûhüy yevmeiẕim müsfirah.

Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 39

Arapça: ضَاحِكَةٌۭ مُّسْتَبْشِرَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: ḍâḥiketüm müstebşirah.

Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 40

Arapça: وَوُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: vevucûhüy yevmeiẕin `aleyhâ gaberah.

Türkçe Meali: O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 41

Arapça: تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ

Türkçe Okunuşu: terheḳuhâ ḳaterah.

Türkçe Meali: O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.

سُورَةُ عَبَسَ - Ayet 42

Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْكَفَرَةُ ٱلْفَجَرَةُ

Türkçe Okunuşu: ülâike hümü-lkeferatü-lfecerah.

Türkçe Meali: İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلشَّمْسُ كُوِّرَتْ

Türkçe Okunuşu: iẕe-şşemsü küvvirat.

Türkçe Meali: Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 2

Arapça: وَإِذَا ٱلنُّجُومُ ٱنكَدَرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-nnücûmü-nkederat.

Türkçe Meali: Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 3

Arapça: وَإِذَا ٱلْجِبَالُ سُيِّرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lcibâlü süyyirat.

Türkçe Meali: Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 4

Arapça: وَإِذَا ٱلْعِشَارُ عُطِّلَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-l`işâru `uṭṭilet.

Türkçe Meali: Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 5

Arapça: وَإِذَا ٱلْوُحُوشُ حُشِرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lvuḥûşü ḥuşirat.

Türkçe Meali: Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 6

Arapça: وَإِذَا ٱلْبِحَارُ سُجِّرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lbiḥâru süccirat.

Türkçe Meali: Denizler kaynaştırıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 7

Arapça: وَإِذَا ٱلنُّفُوسُ زُوِّجَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-nnüfûsü züvvicet.

Türkçe Meali: Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 8

Arapça: وَإِذَا ٱلْمَوْءُۥدَةُ سُئِلَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lmev'ûdetü süilet.

Türkçe Meali: Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 9

Arapça: بِأَىِّ ذَنۢبٍۢ قُتِلَتْ

Türkçe Okunuşu: bieyyi ẕembin ḳutilet.

Türkçe Meali: Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 10

Arapça: وَإِذَا ٱلصُّحُفُ نُشِرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-ṣṣuḥufü nüşirat.

Türkçe Meali: Amel defterleri açıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 11

Arapça: وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ كُشِطَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-ssemâü küşiṭat.

Türkçe Meali: Gök yerinden oynatıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 12

Arapça: وَإِذَا ٱلْجَحِيمُ سُعِّرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lceḥîmü sü``irat.

Türkçe Meali: Cehennem alevlendirildiği zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 13

Arapça: وَإِذَا ٱلْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lcennetü üzlifet.

Türkçe Meali: Cennet yaklaştırıldığı zaman;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 14

Arapça: عَلِمَتْ نَفْسٌۭ مَّآ أَحْضَرَتْ

Türkçe Okunuşu: `alimet nefsüm mâ aḥḍarat.

Türkçe Meali: İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 15

Arapça: فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلْخُنَّسِ

Türkçe Okunuşu: felâ uḳsimü bilḫunnes.

Türkçe Meali: Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 16

Arapça: ٱلْجَوَارِ ٱلْكُنَّسِ

Türkçe Okunuşu: elcevâri-lkünnes.

Türkçe Meali: Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 17

Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ

Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ `as`as.

Türkçe Meali: Kararmaya başlayan geceye and olsun;

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 18

Arapça: وَٱلصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ

Türkçe Okunuşu: veṣṣubḥi iẕâ teneffes.

Türkçe Meali: Ağarmaya başlayan sabaha and olsun ki,

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 19

Arapça: إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍۢ كَرِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: innehû leḳavlü rasûlin kerîm.

Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 20

Arapça: ذِى قُوَّةٍ عِندَ ذِى ٱلْعَرْشِ مَكِينٍۢ

Türkçe Okunuşu: ẕî ḳuvvetin `inde ẕi-l`arşi mekîn.

Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 21

Arapça: مُّطَاعٍۢ ثَمَّ أَمِينٍۢ

Türkçe Okunuşu: müṭâ`in ŝemme emîn.

Türkçe Meali: Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 22

Arapça: وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍۢ

Türkçe Okunuşu: vemâ ṣâḥibüküm bimecnûn.

Türkçe Meali: Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 23

Arapça: وَلَقَدْ رَءَاهُ بِٱلْأُفُقِ ٱلْمُبِينِ

Türkçe Okunuşu: veleḳad raâhü bil'üfüḳi-lmübîn.

Türkçe Meali: And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 24

Arapça: وَمَا هُوَ عَلَى ٱلْغَيْبِ بِضَنِينٍۢ

Türkçe Okunuşu: vemâ hüve `ale-lgaybi biḍanîn.

Türkçe Meali: Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 25

Arapça: وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَٰنٍۢ رَّجِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: vemâ hüve biḳavli şeyṭânir racîm.

Türkçe Meali: Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 26

Arapça: فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ

Türkçe Okunuşu: feeyne teẕhebûn.

Türkçe Meali: Nereye gidiyorsunuz?

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 27

Arapça: إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌۭ لِّلْعَٰلَمِينَ

Türkçe Okunuşu: in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.

Türkçe Meali: Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 28

Arapça: لِمَن شَآءَ مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ

Türkçe Okunuşu: limen şâe minküm ey yesteḳîm.

Türkçe Meali: Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.

سُورَةُ التَّكۡوِيرِ - Ayet 29

Arapça: وَمَا تَشَآءُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلْعَٰلَمِينَ

Türkçe Okunuşu: vemâ teşâûne illâ ey yeşâe-llâhü rabbü-l`âlemîn.

Türkçe Meali: Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنفَطَرَتْ

Türkçe Okunuşu: iẕe-ssemâü-nfeṭarat.

Türkçe Meali: Gök yarıldığı zaman,

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 2

Arapça: وَإِذَا ٱلْكَوَاكِبُ ٱنتَثَرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lkevâkibü-nteŝerat.

Türkçe Meali: Yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman,

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 3

Arapça: وَإِذَا ٱلْبِحَارُ فُجِّرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lbiḥâru füccirat.

Türkçe Meali: Denizler kaynaştığı zaman,

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 4

Arapça: وَإِذَا ٱلْقُبُورُ بُعْثِرَتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-lḳubûru bü`ŝirat.

Türkçe Meali: Kabirlerin içi dışa çıktığı zaman,

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 5

Arapça: عَلِمَتْ نَفْسٌۭ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ

Türkçe Okunuşu: `alimet nefsüm mâ ḳaddemet veeḫḫarat.

Türkçe Meali: İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 6

Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ ٱلْكَرِيمِ

Türkçe Okunuşu: yâ eyyühe-l'insânü mâ garrake birabbike-lkerîm.

Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 7

Arapça: ٱلَّذِى خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ

Türkçe Okunuşu: elleẕî ḫaleḳake fesevvâke fe`adelek.

Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 8

Arapça: فِىٓ أَىِّ صُورَةٍۢ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ

Türkçe Okunuşu: fî eyyi ṣûratim mâ şâe rakkebek.

Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 9

Arapça: كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: kellâ bel tükeẕẕibûne biddîn.

Türkçe Meali: Hayır, hayır; doğrusu siz dini yalanlıyorsunuz.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 10

Arapça: وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَٰفِظِينَ

Türkçe Okunuşu: veinne `aleyküm leḥâfiżîn.

Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 11

Arapça: كِرَامًۭا كَٰتِبِينَ

Türkçe Okunuşu: kirâmen kâtibîn.

Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 12

Arapça: يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ

Türkçe Okunuşu: ya`lemûne mâ tef`alûn.

Türkçe Meali: Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 13

Arapça: إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: inne-l'ebrâra lefî ne`îm.

Türkçe Meali: İyiler şüphesiz nimet içindedirler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 14

Arapça: وَإِنَّ ٱلْفُجَّارَ لَفِى جَحِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: veinne-lfüccâra lefî ceḥîm.

Türkçe Meali: Allah'ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 15

Arapça: يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ ٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: yaṣlevnehâ yevme-ddîn.

Türkçe Meali: Din Günü oraya girerler.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 16

Arapça: وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَآئِبِينَ

Türkçe Okunuşu: vemâ hüm `anhâ bigâibîn.

Türkçe Meali: Oradan bir daha ayrılamazlar.

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 17

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ yevmü-ddîn.

Türkçe Meali: Din gününün ne olduğunu sen nereden bilirsin?

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 18

Arapça: ثُمَّ مَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: ŝümme mâ edrâke mâ yevmü-ddîn.

Türkçe Meali: Evet, din gününün ne olduğunu nereden bileceksin?

سُورَةُ الانفِطَارِ - Ayet 19

Arapça: يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌۭ لِّنَفْسٍۢ شَيْـًۭٔا ۖ وَٱلْأَمْرُ يَوْمَئِذٍۢ لِّلَّهِ

Türkçe Okunuşu: yevme lâ temlikü nefsül linefsin şey'â. vel'emru yevmeiẕil lillâh.

Türkçe Meali: O gün, kimsenin kimseye hiçbir fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَيْلٌۭ لِّلْمُطَفِّفِينَ

Türkçe Okunuşu: veylül lilmüṭaffifîn.

Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 2

Arapça: ٱلَّذِينَ إِذَا ٱكْتَالُوا۟ عَلَى ٱلنَّاسِ يَسْتَوْفُونَ

Türkçe Okunuşu: elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.

Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 3

Arapça: وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ

Türkçe Okunuşu: veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.

Türkçe Meali: İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 4

Arapça: أَلَا يَظُنُّ أُو۟لَٰٓئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ

Türkçe Okunuşu: elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.

Türkçe Meali: Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 5

Arapça: لِيَوْمٍ عَظِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: liyevmin `ażîm.

Türkçe Meali: Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 6

Arapça: يَوْمَ يَقُومُ ٱلنَّاسُ لِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ

Türkçe Okunuşu: yevme yeḳûmü-nnâsü lirabbi-l`âlemîn.

Türkçe Meali: O gün insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 7

Arapça: كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْفُجَّارِ لَفِى سِجِّينٍۢ

Türkçe Okunuşu: kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn.

Türkçe Meali: Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 8

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سِجِّينٌۭ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ siccîn.

Türkçe Meali: Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin?

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 9

Arapça: كِتَٰبٌۭ مَّرْقُومٌۭ

Türkçe Okunuşu: kitâbüm merḳûm.

Türkçe Meali: O, yazılmış bir kitaptır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 10

Arapça: وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Türkçe Okunuşu: veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Türkçe Meali: Yalanlayanların o gün vay haline!

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 11

Arapça: ٱلَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ ٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.

Türkçe Meali: Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 12

Arapça: وَمَا يُكَذِّبُ بِهِۦٓ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

Türkçe Okunuşu: vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.

Türkçe Meali: Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 13

Arapça: إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ

Türkçe Okunuşu: iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.

Türkçe Meali: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 14

Arapça: كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ

Türkçe Okunuşu: kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.

Türkçe Meali: Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 15

Arapça: كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّمَحْجُوبُونَ

Türkçe Okunuşu: kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn.

Türkçe Meali: Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 16

Arapça: ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُوا۟ ٱلْجَحِيمِ

Türkçe Okunuşu: ŝümme innehüm leṣâlü-lceḥîm.

Türkçe Meali: Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 17

Arapça: ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ

Türkçe Okunuşu: ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.

Türkçe Meali: Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 18

Arapça: كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ

Türkçe Okunuşu: kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.

Türkçe Meali: Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 19

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ `illiyyûn.

Türkçe Meali: O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 20

Arapça: كِتَٰبٌۭ مَّرْقُومٌۭ

Türkçe Okunuşu: kitâbüm merḳûm.

Türkçe Meali: O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 21

Arapça: يَشْهَدُهُ ٱلْمُقَرَّبُونَ

Türkçe Okunuşu: yeşhedühü-lmüḳarrabûn.

Türkçe Meali: O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 22

Arapça: إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ

Türkçe Okunuşu: inne-l'ebrâra lefî ne`îm.

Türkçe Meali: İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 23

Arapça: عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ

Türkçe Okunuşu: `ale-l'erâiki yenżurûn.

Türkçe Meali: İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 24

Arapça: تَعْرِفُ فِى وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ ٱلنَّعِيمِ

Türkçe Okunuşu: ta`rifü fî vucûhihim naḍrate-nne`îm.

Türkçe Meali: Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 25

Arapça: يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍۢ مَّخْتُومٍ

Türkçe Okunuşu: yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.

Türkçe Meali: Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 26

Arapça: خِتَٰمُهُۥ مِسْكٌۭ ۚ وَفِى ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ ٱلْمُتَنَٰفِسُونَ

Türkçe Okunuşu: ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.

Türkçe Meali: Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 27

Arapça: وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسْنِيمٍ

Türkçe Okunuşu: vemizâcühû min tesnîm.

Türkçe Meali: Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 28

Arapça: عَيْنًۭا يَشْرَبُ بِهَا ٱلْمُقَرَّبُونَ

Türkçe Okunuşu: `ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.

Türkçe Meali: Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 29

Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُوا۟ كَانُوا۟ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ يَضْحَكُونَ

Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.

Türkçe Meali: Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 30

Arapça: وَإِذَا مَرُّوا۟ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ

Türkçe Okunuşu: veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.

Türkçe Meali: Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 31

Arapça: وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓا۟ إِلَىٰٓ أَهْلِهِمُ ٱنقَلَبُوا۟ فَكِهِينَ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-nḳalebû ilâ ehlihimü-nḳalebû fekihîn.

Türkçe Meali: Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 32

Arapça: وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوٓا۟ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ

Türkçe Okunuşu: veiẕâ raevhüm ḳâlû inne hâülâi leḍâllûn.

Türkçe Meali: İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 33

Arapça: وَمَآ أُرْسِلُوا۟ عَلَيْهِمْ حَٰفِظِينَ

Türkçe Okunuşu: vemâ ürsilû `aleyhim ḥâfiżîn.

Türkçe Meali: Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 34

Arapça: فَٱلْيَوْمَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مِنَ ٱلْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ

Türkçe Okunuşu: felyevme-lleẕîne âmenû mine-lküffâri yaḍḥakûn.

Türkçe Meali: Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 35

Arapça: عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ

Türkçe Okunuşu: `ale-l'erâiki yenżurûn.

Türkçe Meali: Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.

سُورَةُ المُطَفِّفِينَ - Ayet 36

Arapça: هَلْ ثُوِّبَ ٱلْكُفَّارُ مَا كَانُوا۟ يَفْعَلُونَ

Türkçe Okunuşu: hel ŝüvvibe-lküffâru mâ kânû yef`alûn.

Türkçe Meali: Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنشَقَّتْ

Türkçe Okunuşu: iẕe-ssemâü-nşeḳḳat.

Türkçe Meali: Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 2

Arapça: وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ

Türkçe Okunuşu: veeẕinet lirabbihâ veḥuḳḳat.

Türkçe Meali: Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 3

Arapça: وَإِذَا ٱلْأَرْضُ مُدَّتْ

Türkçe Okunuşu: veiẕe-l'arḍu müddet.

Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 4

Arapça: وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ

Türkçe Okunuşu: veelḳat mâ fîhâ veteḫallet.

Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 5

Arapça: وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ

Türkçe Okunuşu: veeẕinet lirabbihâ veḥuḳḳat.

Türkçe Meali: Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 6

Arapça: يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًۭا فَمُلَٰقِيهِ

Türkçe Okunuşu: yâ eyyühe-l'insânü inneke kâdiḥun ilâ rabbike kedḥan femülâḳîh.

Türkçe Meali: Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 7

Arapça: فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ

Türkçe Okunuşu: feemmâ men ûtiye kitâbehû biyemînih.

Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 8

Arapça: فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًۭا يَسِيرًۭا

Türkçe Okunuşu: fesevfe yüḥâsebü ḥisâbey yesîrâ.

Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 9

Arapça: وَيَنقَلِبُ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًۭا

Türkçe Okunuşu: veyenḳalibü ilâ ehlihî mesrûrâ.

Türkçe Meali: Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 10

Arapça: وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ وَرَآءَ ظَهْرِهِۦ

Türkçe Okunuşu: veemmâ men ûtiye kitâbehû verâe żahrih.

Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 11

Arapça: فَسَوْفَ يَدْعُوا۟ ثُبُورًۭا

Türkçe Okunuşu: fesevfe yed`û ŝübûrâ.

Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 12

Arapça: وَيَصْلَىٰ سَعِيرًا

Türkçe Okunuşu: veyaṣlâ se`îrâ.

Türkçe Meali: Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 13

Arapça: إِنَّهُۥ كَانَ فِىٓ أَهْلِهِۦ مَسْرُورًا

Türkçe Okunuşu: innehû kâne fî ehlihî mesrûrâ.

Türkçe Meali: Çünkü o, dünyada, adamlarının yanında iken zevk içindeydi.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 14

Arapça: إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ

Türkçe Okunuşu: innehû żanne el ley yeḥûr.

Türkçe Meali: Zira; o, bir daha dirilip dönmeyeceğini sanmıştı.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 15

Arapça: بَلَىٰٓ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرًۭا

Türkçe Okunuşu: belâ. inne rabbehû kâne bihî beṣîrâ.

Türkçe Meali: Bilin ki, Rabbi onu şüphesiz görmekteydi.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 16

Arapça: فَلَآ أُقْسِمُ بِٱلشَّفَقِ

Türkçe Okunuşu: felâ uḳsimü bişşefeḳ.

Türkçe Meali: Akşamın alaca karanlığına and olsun;

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 17

Arapça: وَٱلَّيْلِ وَمَا وَسَقَ

Türkçe Okunuşu: velleyli vemâ veseḳa.

Türkçe Meali: Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun;

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 18

Arapça: وَٱلْقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ

Türkçe Okunuşu: velḳameri iẕe-tteseḳa.

Türkçe Meali: Dolunay halindeki aya and olsun ki:

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 19

Arapça: لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍۢ

Türkçe Okunuşu: leterkebünne ṭabeḳan `an ṭabaḳ.

Türkçe Meali: Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. (tabakadan tabakaya bineceksiniz)

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 20

Arapça: فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

Türkçe Okunuşu: femâ lehüm lâ yü'minûn.

Türkçe Meali: Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 21

Arapça: وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ ٱلْقُرْءَانُ لَا يَسْجُدُونَ ۩

Türkçe Okunuşu: veiẕâ ḳurie `aleyhimü-lḳur'ânü lâ yescüdûn.

Türkçe Meali: Onlara Kuran okunduğu zaman neden secde etmiyorlar?

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 22

Arapça: بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُكَذِّبُونَ

Türkçe Okunuşu: beli-lleẕîne keferû yükeẕẕibûn.

Türkçe Meali: Aksine, inkarcılar yalanlıyorlar.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 23

Arapça: وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ

Türkçe Okunuşu: vellâhü a`lemü bimâ yû`ûn.

Türkçe Meali: Oysa, Allah, onların sakladıklarını çok iyi bilir.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 24

Arapça: فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

Türkçe Okunuşu: febeşşirhüm bi`aẕâbin elîm.

Türkçe Meali: Onlara can yakıcı azabı müjde et.

سُورَةُ الانشِقَاقِ - Ayet 25

Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۭ

Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm ecrun gayru memnûn.

Türkçe Meali: Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, kesintisiz ecir vardır.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْبُرُوجِ

Türkçe Okunuşu: vessemâi ẕâti-lbürûc.

Türkçe Meali: İçinde burçları bulunan göğe and olsun;

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 2

Arapça: وَٱلْيَوْمِ ٱلْمَوْعُودِ

Türkçe Okunuşu: velyevmi-lmev`ûd.

Türkçe Meali: Söz verilen kıyamet gününe and olsun;

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 3

Arapça: وَشَاهِدٍۢ وَمَشْهُودٍۢ

Türkçe Okunuşu: veşâhidiv vemeşhûd.

Türkçe Meali: Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 4

Arapça: قُتِلَ أَصْحَٰبُ ٱلْأُخْدُودِ

Türkçe Okunuşu: ḳutile aṣḥâbü-l'uḫdûd.

Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 5

Arapça: ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلْوَقُودِ

Türkçe Okunuşu: ennâri ẕâti-lveḳûd.

Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 6

Arapça: إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۭ

Türkçe Okunuşu: iẕ hüm `aleyhâ ḳu`ûd.

Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 7

Arapça: وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌۭ

Türkçe Okunuşu: vehüm `alâ mâ yef`alûne bilmü'minîne şühûd.

Türkçe Meali: Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 8

Arapça: وَمَا نَقَمُوا۟ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُوا۟ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ

Türkçe Okunuşu: vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd.

Türkçe Meali: Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 9

Arapça: ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍۢ شَهِيدٌ

Türkçe Okunuşu: elleẕî lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍ. vellâhü `alâ külli şey'in şehîd.

Türkçe Meali: Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 10

Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُوا۟ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا۟ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ

Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne fetenü-lmü'minîne velmü'minâti ŝümme lem yetûbû felehüm `aẕâbü cehenneme velehüm `aẕâbü-lḥarîḳ.

Türkçe Meali: Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 11

Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتٌۭ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْكَبِيرُ

Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lehüm cennâtün tecrî min taḥtihe-l'enhâr. ẕâlike-lfevzü-lkebîr.

Türkçe Meali: Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 12

Arapça: إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ

Türkçe Okunuşu: inne baṭşe rabbike leşedîd.

Türkçe Meali: Doğrusu Rabbinin yakalaması amansızdır.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 13

Arapça: إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ

Türkçe Okunuşu: innehû hüve yübdiü veyü`îd.

Türkçe Meali: Önce yaratıp sonra bunu tekrar eden O'dur.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 14

Arapça: وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ

Türkçe Okunuşu: vehüve-lgafûru-lvedûd.

Türkçe Meali: Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 15

Arapça: ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ

Türkçe Okunuşu: ẕü-l`arşi-lmecîd.

Türkçe Meali: Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 16

Arapça: فَعَّالٌۭ لِّمَا يُرِيدُ

Türkçe Okunuşu: fa``âlül limâ yürîd.

Türkçe Meali: Her dilediğini mutlaka yapandır.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 17

Arapça: هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْجُنُودِ

Türkçe Okunuşu: hel etâke ḥadîŝü-lcünûd.

Türkçe Meali: Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 18

Arapça: فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ

Türkçe Okunuşu: fir`avne veŝemûd.

Türkçe Meali: Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 19

Arapça: بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى تَكْذِيبٍۢ

Türkçe Okunuşu: beli-lleẕîne keferû fî tekẕîb.

Türkçe Meali: Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 20

Arapça: وَٱللَّهُ مِن وَرَآئِهِم مُّحِيطٌۢ

Türkçe Okunuşu: vellâhü miv verâihim müḥîṭ.

Türkçe Meali: Oysa Allah onları ardlarından çevirmiştir.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 21

Arapça: بَلْ هُوَ قُرْءَانٌۭ مَّجِيدٌۭ

Türkçe Okunuşu: bel hüve ḳur'ânüm mecîd.

Türkçe Meali: Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.

سُورَةُ البُرُوجِ - Ayet 22

Arapça: فِى لَوْحٍۢ مَّحْفُوظٍۭ

Türkçe Okunuşu: fî levḥim maḥfûż.

Türkçe Meali: Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلسَّمَآءِ وَٱلطَّارِقِ

Türkçe Okunuşu: vessemâi veṭṭâriḳ.

Türkçe Meali: Göğe ve Tarık'a and olsun;

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 2

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلطَّارِقُ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-ṭṭâriḳ.

Türkçe Meali: Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 3

Arapça: ٱلنَّجْمُ ٱلثَّاقِبُ

Türkçe Okunuşu: ennecmü-ŝŝâḳib.

Türkçe Meali: O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 4

Arapça: إِن كُلُّ نَفْسٍۢ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۭ

Türkçe Okunuşu: in küllü nefsil lemmâ `aleyhâ ḥâfiż.

Türkçe Meali: Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 5

Arapça: فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ مِمَّ خُلِقَ

Türkçe Okunuşu: felyenżuri-l'insânü mimme ḫuliḳ.

Türkçe Meali: Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 6

Arapça: خُلِقَ مِن مَّآءٍۢ دَافِقٍۢ

Türkçe Okunuşu: ḫuliḳa mim mâin dâfiḳ.

Türkçe Meali: O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 7

Arapça: يَخْرُجُ مِنۢ بَيْنِ ٱلصُّلْبِ وَٱلتَّرَآئِبِ

Türkçe Okunuşu: yaḫrucü mim beyni-ṣṣulbi vetterâib.

Türkçe Meali: O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 8

Arapça: إِنَّهُۥ عَلَىٰ رَجْعِهِۦ لَقَادِرٌۭ

Türkçe Okunuşu: innehû `alâ rac`ihî leḳâdir.

Türkçe Meali: Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 9

Arapça: يَوْمَ تُبْلَى ٱلسَّرَآئِرُ

Türkçe Okunuşu: yevme tüble-sserâir.

Türkçe Meali: Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 10

Arapça: فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٍۢ وَلَا نَاصِرٍۢ

Türkçe Okunuşu: femâ lehû min ḳuvvetiv velâ nâṣir.

Türkçe Meali: O gün, insanın gücü de, yardımcısı da olmaz.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 11

Arapça: وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجْعِ

Türkçe Okunuşu: vessemâi ẕâti-rrac`.

Türkçe Meali: Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 12

Arapça: وَٱلْأَرْضِ ذَاتِ ٱلصَّدْعِ

Türkçe Okunuşu: vel'arḍi ẕâti-ṣṣad`.

Türkçe Meali: Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 13

Arapça: إِنَّهُۥ لَقَوْلٌۭ فَصْلٌۭ

Türkçe Okunuşu: innehû leḳavlün faṣl.

Türkçe Meali: Doğrusu bu Kuran kesin bir sözdür.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 14

Arapça: وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ

Türkçe Okunuşu: vemâ hüve bilhezl.

Türkçe Meali: O, eğlence için değildir.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 15

Arapça: إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًۭا

Türkçe Okunuşu: innehüm yekîdûne keydâ.

Türkçe Meali: Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 16

Arapça: وَأَكِيدُ كَيْدًۭا

Türkçe Okunuşu: veekîdü keydâ.

Türkçe Meali: Ben de bir düzen kurmaktayım.

سُورَةُ الطَّارِقِ - Ayet 17

Arapça: فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا

Türkçe Okunuşu: femehhili-lkâfirîne emhilhüm ruveydâ.

Türkçe Meali: Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سَبِّحِ ٱسْمَ رَبِّكَ ٱلْأَعْلَى

Türkçe Okunuşu: sebbiḥi-sme rabbike-l'a`lâ.

Türkçe Meali: Yüce Rabbinin adını tesbih et.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 2

Arapça: ٱلَّذِى خَلَقَ فَسَوَّىٰ

Türkçe Okunuşu: elleẕî ḫaleḳa fesevvâ.

Türkçe Meali: O, yaratıp şekil vermiştir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 3

Arapça: وَٱلَّذِى قَدَّرَ فَهَدَىٰ

Türkçe Okunuşu: velleẕî ḳaddera fehedâ.

Türkçe Meali: O, her şeyi ölçüyle yapıp doğru yolu göstermiştir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 4

Arapça: وَٱلَّذِىٓ أَخْرَجَ ٱلْمَرْعَىٰ

Türkçe Okunuşu: velleẕî aḫrace-lmer`â.

Türkçe Meali: O, yeşillikler bitirmiştir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 5

Arapça: فَجَعَلَهُۥ غُثَآءً أَحْوَىٰ

Türkçe Okunuşu: fece`alehû guŝâen aḥvâ.

Türkçe Meali: Sonra da onları siyah çerçöpe çevirmiştir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 6

Arapça: سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: senuḳriüke felâ tensâ.

Türkçe Meali: Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın;

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 7

Arapça: إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُ ۚ إِنَّهُۥ يَعْلَمُ ٱلْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ

Türkçe Okunuşu: illâ mâ şâe-llâh. innehû ya`lemü-lcehra vemâ yaḫfâ.

Türkçe Meali: Allah'ın dilediği bundan müstesnadır. Doğrusu açığı da, gizliyi de bilen O'dur.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 8

Arapça: وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: venüyessiruke lilyüsrâ.

Türkçe Meali: Kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 9

Arapça: فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ ٱلذِّكْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: feẕekkir in nefe`ati-ẕẕikrâ.

Türkçe Meali: Faydalı olacaksa insanlara öğüt ver.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 10

Arapça: سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَىٰ

Türkçe Okunuşu: seyeẕẕekkeru mey yaḫşâ.

Türkçe Meali: Allah'tan korkan öğüt alacaktır.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 11

Arapça: وَيَتَجَنَّبُهَا ٱلْأَشْقَى

Türkçe Okunuşu: veyetecennebühe-l'eşḳâ.

Türkçe Meali: Bedbaht olan ondan kaçınacaktır.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 12

Arapça: ٱلَّذِى يَصْلَى ٱلنَّارَ ٱلْكُبْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: elleẕî yaṣle-nnâra-lkübrâ.

Türkçe Meali: O, en büyük ateşe yaslanacaktır.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 13

Arapça: ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ

Türkçe Okunuşu: ŝümme lâ yemûtü fîhâ velâ yaḥyâ.

Türkçe Meali: O, orada ne ölecektir ne de dirilecektir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 14

Arapça: قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّىٰ

Türkçe Okunuşu: ḳad efleḥa men tezekkâ.

Türkçe Meali: Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 15

Arapça: وَذَكَرَ ٱسْمَ رَبِّهِۦ فَصَلَّىٰ

Türkçe Okunuşu: veẕekera-sme rabbihî feṣallâ.

Türkçe Meali: Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 16

Arapça: بَلْ تُؤْثِرُونَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا

Türkçe Okunuşu: bel tü'ŝirûne-lḥayâte-ddünyâ.

Türkçe Meali: Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 17

Arapça: وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌۭ وَأَبْقَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: vel'âḫiratü ḫayruv veebḳâ.

Türkçe Meali: Oysa ahiret daha iyi ve daha bakidir.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 18

Arapça: إِنَّ هَٰذَا لَفِى ٱلصُّحُفِ ٱلْأُولَىٰ

Türkçe Okunuşu: inne hâẕâ lefi-ṣṣuḥufi-l'ûlâ.

Türkçe Meali: Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.

سُورَةُ الأَعۡلَىٰ - Ayet 19

Arapça: صُحُفِ إِبْرَٰهِيمَ وَمُوسَىٰ

Türkçe Okunuşu: ṣuḥufi ibrâhîme vemûsâ.

Türkçe Meali: Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْغَٰشِيَةِ

Türkçe Okunuşu: hel etâke ḥadîŝü-lgâşiyeh.

Türkçe Meali: Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 2

Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍ خَٰشِعَةٌ

Türkçe Okunuşu: vucûhüy yevmeiẕin ḫâşi`ah.

Türkçe Meali: O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 3

Arapça: عَامِلَةٌۭ نَّاصِبَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: `âmiletün nâṣibeh.

Türkçe Meali: Zor işler altında bitkin düşmüştür.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 4

Arapça: تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةًۭ

Türkçe Okunuşu: taṣlâ nâran ḥâmiyeh.

Türkçe Meali: Yakıcı ateşe yaslanırlar.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 5

Arapça: تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ ءَانِيَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: tüsḳâ min `aynin âniyeh.

Türkçe Meali: Kızgın bir kaynaktan içirilirler.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 6

Arapça: لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍۢ

Türkçe Okunuşu: leyse lehüm ṭa`âmün illâ min ḍarî`.

Türkçe Meali: Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 7

Arapça: لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِى مِن جُوعٍۢ

Türkçe Okunuşu: lâ yüsminü velâ yugnî min cû`.

Türkçe Meali: Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 8

Arapça: وُجُوهٌۭ يَوْمَئِذٍۢ نَّاعِمَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: vucûhüy yevmeiẕin nâ`imeh.

Türkçe Meali: İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 9

Arapça: لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: lisa`yihâ râḍiyeh.

Türkçe Meali: Yaptıklarından hoşnuddurlar.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 10

Arapça: فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: fî cennetin `âliyeh.

Türkçe Meali: Yüksek bir cennettedirler.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 11

Arapça: لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَٰغِيَةًۭ

Türkçe Okunuşu: lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.

Türkçe Meali: Orada boş söz işitmezler.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 12

Arapça: فِيهَا عَيْنٌۭ جَارِيَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: fîhâ `aynün câriyeh.

Türkçe Meali: Orada akan kaynak vardır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 13

Arapça: فِيهَا سُرُرٌۭ مَّرْفُوعَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: fîhâ sürurum merfû`ah.

Türkçe Meali: Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 14

Arapça: وَأَكْوَابٌۭ مَّوْضُوعَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: veekvâbüm mevḍû`ah.

Türkçe Meali: Yerleştirilmiş kaseler,

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 15

Arapça: وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: venemâriḳu maṣfûfeh.

Türkçe Meali: Sıra sıra yastıklar,

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 16

Arapça: وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ

Türkçe Okunuşu: vezerâbiyyü mebŝûŝeh.

Türkçe Meali: Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 17

Arapça: أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ

Türkçe Okunuşu: efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.

Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 18

Arapça: وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ

Türkçe Okunuşu: veile-ssemâi keyfe rufi`at.

Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 19

Arapça: وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ

Türkçe Okunuşu: veile-lcibâli keyfe nüṣibet.

Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 20

Arapça: وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ

Türkçe Okunuşu: veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.

Türkçe Meali: Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 21

Arapça: فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌۭ

Türkçe Okunuşu: feẕekkir innemâ ente müẕekkir.

Türkçe Meali: Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 22

Arapça: لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ

Türkçe Okunuşu: leste `aleyhim bimüṣayṭir.

Türkçe Meali: Sen, onlara zor kullanacak değilsin.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 23

Arapça: إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ

Türkçe Okunuşu: illâ men tevellâ vekefera.

Türkçe Meali: Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 24

Arapça: فَيُعَذِّبُهُ ٱللَّهُ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَكْبَرَ

Türkçe Okunuşu: feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.

Türkçe Meali: Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 25

Arapça: إِنَّ إِلَيْنَآ إِيَابَهُمْ

Türkçe Okunuşu: inne ileynâ iyâbehüm.

Türkçe Meali: Doğrusu onların dönüşü Bize'dir.

سُورَةُ الغَاشِيَةِ - Ayet 26

Arapça: ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُم

Türkçe Okunuşu: ŝümme inne `aleynâ ḥisâbehüm.

Türkçe Meali: Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْفَجْرِ

Türkçe Okunuşu: velfecr.

Türkçe Meali: Tanyerinin ağarmasına and olsun;

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 2

Arapça: وَلَيَالٍ عَشْرٍۢ

Türkçe Okunuşu: veleyâlin `aşr.

Türkçe Meali: Zilhicce ayının ilk on gecesine and olsun;

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 3

Arapça: وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ

Türkçe Okunuşu: veşşef`i velvetr.

Türkçe Meali: Herşeyin çiftine de, tekine de and olsun;

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 4

Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ

Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yesr.

Türkçe Meali: Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 5

Arapça: هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌۭ لِّذِى حِجْرٍ

Türkçe Okunuşu: hel fî ẕâlike ḳasemül liẕî ḥicr.

Türkçe Meali: Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 6

Arapça: أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ

Türkçe Okunuşu: elem tera keyfe fe`ale rabbüke bi`âd.

Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 7

Arapça: إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ

Türkçe Okunuşu: irame ẕâti-l`imâd.

Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 8

Arapça: ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ

Türkçe Okunuşu: elletî lem yuḫlaḳ miŝlühâ fi-lbilâd.

Türkçe Meali: Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 9

Arapça: وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُوا۟ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ

Türkçe Okunuşu: veŝemûde-lleẕîne câbu-ṣṣaḫra bilvâd.

Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 10

Arapça: وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ

Türkçe Okunuşu: vefir`avne ẕi-l'evtâd.

Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 11

Arapça: ٱلَّذِينَ طَغَوْا۟ فِى ٱلْبِلَٰدِ

Türkçe Okunuşu: elleẕîne ṭagav fi-lbilâd.

Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 12

Arapça: فَأَكْثَرُوا۟ فِيهَا ٱلْفَسَادَ

Türkçe Okunuşu: feekŝerû fîhe-lfesâd.

Türkçe Meali: Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 13

Arapça: فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ

Türkçe Okunuşu: feṣabbe `aleyhim rabbüke sevṭa `aẕâb.

Türkçe Meali: Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 14

Arapça: إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ

Türkçe Okunuşu: inne rabbeke lebilmirṣâd.

Türkçe Meali: Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 15

Arapça: فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ

Türkçe Okunuşu: feemme-l'insânü iẕâ me-btelâhü rabbühû feekramehû vene``amehû feyeḳûlü rabbî ekramen.

Türkçe Meali: Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 16

Arapça: وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ

Türkçe Okunuşu: veemmâ iẕâ me-btelâhü feḳadera `aleyhi rizḳahû feyeḳûlü rabbî ehânen.

Türkçe Meali: Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 17

Arapça: كَلَّا ۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ

Türkçe Okunuşu: kellâ bel lâ tükrimûne-lyetîm.

Türkçe Meali: Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 18

Arapça: وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ

Türkçe Okunuşu: velâ teḥâḍḍûne `alâ ṭa`âmi-lmiskîn.

Türkçe Meali: Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 19

Arapça: وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًۭا لَّمًّۭا

Türkçe Okunuşu: vete'külûne-ttürâŝe eklel lemmâ.

Türkçe Meali: Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 20

Arapça: وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّۭا جَمًّۭا

Türkçe Okunuşu: vetüḥibbûne-lmâle ḥubben cemmâ.

Türkçe Meali: Malı pek çok seviyorsunuz.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 21

Arapça: كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّۭا دَكًّۭا

Türkçe Okunuşu: kellâ iẕâ dükketi-l'arḍu dekken dekkâ.

Türkçe Meali: Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 22

Arapça: وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّۭا صَفًّۭا

Türkçe Okunuşu: vecâe rabbüke velmelekü ṣaffen ṣaffâ.

Türkçe Meali: Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 23

Arapça: وَجِا۟ىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍۢ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: vecîe yevmeiẕim bicehenneme yevmeiẕiy yeteẕekkeru-l'insânü veennâ lehü-ẕẕikrâ.

Türkçe Meali: O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt almaya çalışır ama artık öğütten ona ne?

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 24

Arapça: يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى

Türkçe Okunuşu: yeḳûlü yâ leytenî ḳaddemtü liḥayâtî.

Türkçe Meali: "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 25

Arapça: فَيَوْمَئِذٍۢ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌۭ

Türkçe Okunuşu: feyevmeiẕil lâ yü`aẕẕibü `aẕâbehû eḥad.

Türkçe Meali: O gün, hiç kimse, Allah'ın azabettiği gibi azabedemez.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 26

Arapça: وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌۭ

Türkçe Okunuşu: velâ yûŝiḳu veŝâḳahû eḥad.

Türkçe Meali: Hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibisini bağlayamaz.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 27

Arapça: يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ

Türkçe Okunuşu: yâ eyyetühe-nnefsü-lmuṭmeinneh.

Türkçe Meali: Ey huzur içinde olan can!

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 28

Arapça: ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةًۭ مَّرْضِيَّةًۭ

Türkçe Okunuşu: irci`î ilâ rabbiki râḍiyetem merḍiyyeh.

Türkçe Meali: O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön!

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 29

Arapça: فَٱدْخُلِى فِى عِبَٰدِى

Türkçe Okunuşu: fedḫulî fî `ibâdî.

Türkçe Meali: Ey can! İyi kullarımın arasına gir.

سُورَةُ الفَجۡرِ - Ayet 30

Arapça: وَٱدْخُلِى جَنَّتِى

Türkçe Okunuşu: vedḫulî cennetî.

Türkçe Meali: Cennetime gir.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَآ أُقْسِمُ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ

Türkçe Okunuşu: lâ uḳsimü bihâẕe-lbeled.

Türkçe Meali: Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 2

Arapça: وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَٰذَا ٱلْبَلَدِ

Türkçe Okunuşu: veente ḥillüm bihâẕe-lbeled.

Türkçe Meali: Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 3

Arapça: وَوَالِدٍۢ وَمَا وَلَدَ

Türkçe Okunuşu: vevâlidiv vemâ veled.

Türkçe Meali: Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki;

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 4

Arapça: لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِى كَبَدٍ

Türkçe Okunuşu: leḳad ḫalaḳne-l'insâne fî kebed.

Türkçe Meali: İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 5

Arapça: أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌۭ

Türkçe Okunuşu: eyaḥsebü el ley yaḳdira `aleyhi eḥad.

Türkçe Meali: İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 6

Arapça: يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًۭا لُّبَدًا

Türkçe Okunuşu: yeḳûlü ehlektü mâlel lübedâ.

Türkçe Meali: "Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 7

Arapça: أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ

Türkçe Okunuşu: eyaḥsebü el lem yerahû eḥad.

Türkçe Meali: O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 8

Arapça: أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ

Türkçe Okunuşu: elem nec`al lehû `ayneyn.

Türkçe Meali: Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 9

Arapça: وَلِسَانًۭا وَشَفَتَيْنِ

Türkçe Okunuşu: velisânev veşefeteyn.

Türkçe Meali: Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 10

Arapça: وَهَدَيْنَٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ

Türkçe Okunuşu: vehedeynâhü-nnecdeyn.

Türkçe Meali: Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 11

Arapça: فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ

Türkçe Okunuşu: fele-ḳteḥame-l`aḳabeh.

Türkçe Meali: Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 12

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-l`aḳabeh.

Türkçe Meali: O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 13

Arapça: فَكُّ رَقَبَةٍ

Türkçe Okunuşu: fekkü raḳabeh.

Türkçe Meali: O geçit, bir köle ve esir azadetmek,

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 14

Arapça: أَوْ إِطْعَٰمٌۭ فِى يَوْمٍۢ ذِى مَسْغَبَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: ev iṭ`âmün fî yevmin ẕî mesgabeh.

Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 15

Arapça: يَتِيمًۭا ذَا مَقْرَبَةٍ

Türkçe Okunuşu: yetîmen ẕâ maḳrabeh.

Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 16

Arapça: أَوْ مِسْكِينًۭا ذَا مَتْرَبَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: ev miskînen ẕâ metrabeh.

Türkçe Meali: Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 17

Arapça: ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ

Türkçe Okunuşu: ŝümme kâne mine-lleẕîne âmenû vetevâṣav biṣṣabri vetevâṣav bilmerḥameh.

Türkçe Meali: Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 18

Arapça: أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ

Türkçe Okunuşu: ülâike aṣḥâbü-lmeymeneh.

Türkçe Meali: İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 19

Arapça: وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ

Türkçe Okunuşu: velleẕîne keferû biâyâtinâ hüm aṣḥâbü-lmeş'emeh.

Türkçe Meali: Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir.

سُورَةُ البَلَدِ - Ayet 20

Arapça: عَلَيْهِمْ نَارٌۭ مُّؤْصَدَةٌۢ

Türkçe Okunuşu: `aleyhim nârum mü'ṣadeh.

Türkçe Meali: Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: veşşemsi veḍuḥâhâ.

Türkçe Meali: Güneşe ve onun ışığına,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 2

Arapça: وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: velḳameri iẕâ telâhâ.

Türkçe Meali: Ardından gelmekte olan aya,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 3

Arapça: وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: vennehâri iẕâ cellâhâ.

Türkçe Meali: Onu ortaya koyan gündüze,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 4

Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yagşâhâ.

Türkçe Meali: Onu bürüyen geceye,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 5

Arapça: وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: vessemâi vemâ benâhâ.

Türkçe Meali: Göğe ve onu yapana,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 6

Arapça: وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: vel'arḍi vemâ ṭaḥâhâ.

Türkçe Meali: Yere ve onu yayana,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 7

Arapça: وَنَفْسٍۢ وَمَا سَوَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: venefsiv vemâ sevvâhâ.

Türkçe Meali: Kişiye ve onu şekillendirene,

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 8

Arapça: فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: feelhemehâ fücûrahâ vetaḳvâhâ.

Türkçe Meali: Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki:

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 9

Arapça: قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: ḳad efleḥa men zekkâhâ.

Türkçe Meali: Kendini arıtan saadete ermiştir.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 10

Arapça: وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: veḳad ḫâbe men dessâhâ.

Türkçe Meali: Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 11

Arapça: كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ

Türkçe Okunuşu: keẕẕebet ŝemûdü biṭagvâhâ.

Türkçe Meali: Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 12

Arapça: إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا

Türkçe Okunuşu: iẕi-mbe`aŝe eşḳâhâ.

Türkçe Meali: Semud milleti, içlerinden en azgını ileri atılınca, azgınlığı yüzünden peygamberleri yalanladı.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 13

Arapça: فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا

Türkçe Okunuşu: feḳâle lehüm rasûlü-llâhi nâḳate-llâhi vesuḳyâhâ.

Türkçe Meali: Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 14

Arapça: فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا

Türkçe Okunuşu: fekeẕẕebûhü fe`aḳarûhâ. fedemdeme `aleyhim rabbühüm biẕembihim fesevvâhâ.

Türkçe Meali: Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları.

سُورَةُ الشَّمۡسِ - Ayet 15

Arapça: وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا

Türkçe Okunuşu: velâ yeḫâfü `uḳbâhâ.

Türkçe Meali: Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰ

Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ yagşâ.

Türkçe Meali: Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 2

Arapça: وَٱلنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ

Türkçe Okunuşu: vennehâri iẕâ tecellâ.

Türkçe Meali: Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 3

Arapça: وَمَا خَلَقَ ٱلذَّكَرَ وَٱلْأُنثَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: vemâ ḫaleḳa-ẕẕekera vel'ünŝâ.

Türkçe Meali: Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki:

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 4

Arapça: إِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتَّىٰ

Türkçe Okunuşu: inne sa`yeküm leşettâ.

Türkçe Meali: Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 5

Arapça: فَأَمَّا مَنْ أَعْطَىٰ وَٱتَّقَىٰ

Türkçe Okunuşu: feemmâ men a`ṭâ vetteḳâ.

Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 6

Arapça: وَصَدَّقَ بِٱلْحُسْنَىٰ

Türkçe Okunuşu: veṣaddeḳa bilḥusnâ.

Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 7

Arapça: فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلْيُسْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: fesenüyessiruhû lilyüsrâ.

Türkçe Meali: Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 8

Arapça: وَأَمَّا مَنۢ بَخِلَ وَٱسْتَغْنَىٰ

Türkçe Okunuşu: veemmâ mem beḫile vestagnâ.

Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 9

Arapça: وَكَذَّبَ بِٱلْحُسْنَىٰ

Türkçe Okunuşu: vekeẕẕebe bilḥusnâ.

Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 10

Arapça: فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلْعُسْرَىٰ

Türkçe Okunuşu: fesenüyessiruhû lil`usrâ.

Türkçe Meali: Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 11

Arapça: وَمَا يُغْنِى عَنْهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ

Türkçe Okunuşu: vemâ yugnî `anhü mâlühû iẕâ teraddâ.

Türkçe Meali: O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 12

Arapça: إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ

Türkçe Okunuşu: inne `aleynâ lelhüdâ.

Türkçe Meali: Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 13

Arapça: وَإِنَّ لَنَا لَلْءَاخِرَةَ وَٱلْأُولَىٰ

Türkçe Okunuşu: veinne lenâ lel'âḫirate vel'ûlâ.

Türkçe Meali: Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 14

Arapça: فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًۭا تَلَظَّىٰ

Türkçe Okunuşu: feenẕertüküm nâran teleżżâ.

Türkçe Meali: Sizi alevler saçan ateşle uyardım;

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 15

Arapça: لَا يَصْلَىٰهَآ إِلَّا ٱلْأَشْقَى

Türkçe Okunuşu: lâ yaṣlâhâ ille-l'eşḳâ.

Türkçe Meali: Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 16

Arapça: ٱلَّذِى كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ

Türkçe Okunuşu: elleẕî keẕẕebe vetevellâ.

Türkçe Meali: Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan o en azgından başkası yaslanmaz.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 17

Arapça: وَسَيُجَنَّبُهَا ٱلْأَتْقَى

Türkçe Okunuşu: veseyücennebühe-l'etḳâ.

Türkçe Meali: Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 18

Arapça: ٱلَّذِى يُؤْتِى مَالَهُۥ يَتَزَكَّىٰ

Türkçe Okunuşu: elleẕî yü'tî mâlehû yetezekkâ.

Türkçe Meali: Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 19

Arapça: وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُۥ مِن نِّعْمَةٍۢ تُجْزَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ.

Türkçe Meali: O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 20

Arapça: إِلَّا ٱبْتِغَآءَ وَجْهِ رَبِّهِ ٱلْأَعْلَىٰ

Türkçe Okunuşu: ille-btigâe vechi rabbihi-l'a`lâ.

Türkçe Meali: O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır.

سُورَةُ اللَّيۡلِ - Ayet 21

Arapça: وَلَسَوْفَ يَرْضَىٰ

Türkçe Okunuşu: velesevfe yerḍâ.

Türkçe Meali: Elbette kendisi de hoşnut (razı) olacaktır.

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلضُّحَىٰ

Türkçe Okunuşu: veḍḍuḥâ.

Türkçe Meali: Kuşluk vaktine and olsun;

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 2

Arapça: وَٱلَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ

Türkçe Okunuşu: velleyli iẕâ secâ.

Türkçe Meali: Sükun erdiği zaman geceye and olsun ki,

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 3

Arapça: مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ

Türkçe Okunuşu: mâ vedde`ake rabbüke vemâ ḳalâ.

Türkçe Meali: Rabbin seni ne bıraktı ve ne de sana darıldı.

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 4

Arapça: وَلَلْءَاخِرَةُ خَيْرٌۭ لَّكَ مِنَ ٱلْأُولَىٰ

Türkçe Okunuşu: velel'âḫiratü ḫayrul leke mine-l'ûlâ.

Türkçe Meali: Doğrusu ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 5

Arapça: وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: velesevfe yü`ṭîke rabbüke feterḍâ.

Türkçe Meali: Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 6

Arapça: أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًۭا فَـَٔاوَىٰ

Türkçe Okunuşu: elem yecidke yetîmen feâvâ.

Türkçe Meali: Seni öksüz bulup da barındırmadı mı?

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 7

Arapça: وَوَجَدَكَ ضَآلًّۭا فَهَدَىٰ

Türkçe Okunuşu: vevecedeke ḍâllen fehedâ.

Türkçe Meali: Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 8

Arapça: وَوَجَدَكَ عَآئِلًۭا فَأَغْنَىٰ

Türkçe Okunuşu: vevecedeke `âilen feagnâ.

Türkçe Meali: Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi?

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 9

Arapça: فَأَمَّا ٱلْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ

Türkçe Okunuşu: feemme-lyetîme felâ taḳher.

Türkçe Meali: Öyleyse sakın öksüze kötü muamele etme;

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 10

Arapça: وَأَمَّا ٱلسَّآئِلَ فَلَا تَنْهَرْ

Türkçe Okunuşu: veemme-ssâile felâ tenher.

Türkçe Meali: Ve sakın bir şey isteyeni azarlama;

سُورَةُ الضُّحَىٰ - Ayet 11

Arapça: وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ

Türkçe Okunuşu: veemmâ bini`meti rabbike feḥaddiŝ.

Türkçe Meali: Yalnızca Rabbinin nimetini anlat.

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Türkçe Okunuşu: elem neşraḥ leke ṣadrak.

Türkçe Meali: Senin gönlünü açmadık mı?

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 2

Arapça: وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Türkçe Okunuşu: veveḍa`nâ `anke vizrak.

Türkçe Meali: Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 3

Arapça: ٱلَّذِىٓ أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Türkçe Okunuşu: elleẕî enḳaḍa żahrak.

Türkçe Meali: Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 4

Arapça: وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Türkçe Okunuşu: verafa`nâ leke ẕikrak.

Türkçe Meali: Senin şanını yükseltmedik mi?

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 5

Arapça: فَإِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًا

Türkçe Okunuşu: feinne me`a-l`usri yüsrâ.

Türkçe Meali: Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır.

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 6

Arapça: إِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًۭا

Türkçe Okunuşu: inne me`a-l`usri yüsrâ.

Türkçe Meali: Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 7

Arapça: فَإِذَا فَرَغْتَ فَٱنصَبْ

Türkçe Okunuşu: feiẕâ feragte fenṣab.

Türkçe Meali: Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş;

سُورَةُ الشَّرۡحِ - Ayet 8

Arapça: وَإِلَىٰ رَبِّكَ فَٱرْغَب

Türkçe Okunuşu: veilâ rabbike fergab.

Türkçe Meali: Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste.

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 1

Arapça: بِّسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلتِّينِ وَٱلزَّيْتُونِ

Türkçe Okunuşu: vettîni vezzeytûn.

Türkçe Meali: İncir ve zeytine and olsun,

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 2

Arapça: وَطُورِ سِينِينَ

Türkçe Okunuşu: veṭûri sînîn.

Türkçe Meali: And olsun Sina dağına,

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 3

Arapça: وَهَٰذَا ٱلْبَلَدِ ٱلْأَمِينِ

Türkçe Okunuşu: vehâẕe-lbeledi-l'emîn.

Türkçe Meali: And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki:

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 4

Arapça: لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِىٓ أَحْسَنِ تَقْوِيمٍۢ

Türkçe Okunuşu: leḳad ḫalaḳne-l'insâne fî aḥseni taḳvîm.

Türkçe Meali: Biz insanı en güzel şekilde yarattık,

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 5

Arapça: ثُمَّ رَدَدْنَٰهُ أَسْفَلَ سَٰفِلِينَ

Türkçe Okunuşu: ŝümme radednâhü esfele sâfilîn.

Türkçe Meali: Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 6

Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۢ

Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti felehüm ecrun gayru memnûn.

Türkçe Meali: Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 7

Arapça: فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: femâ yükeẕẕibüke ba`dü biddîn.

Türkçe Meali: Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir?

سُورَةُ التِّينِ - Ayet 8

Arapça: أَلَيْسَ ٱللَّهُ بِأَحْكَمِ ٱلْحَٰكِمِينَ

Türkçe Okunuşu: eleyse-llâhü biaḥkemi-lḥâkimîn.

Türkçe Meali: Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱقْرَأْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلَّذِى خَلَقَ

Türkçe Okunuşu: iḳra' bismi rabbike-lleẕî ḫaleḳ.

Türkçe Meali: Yaratan Rabbinin adıyla oku!

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 2

Arapça: خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِنْ عَلَقٍ

Türkçe Okunuşu: ḫaleḳa-l'insâne min `alaḳ.

Türkçe Meali: O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 3

Arapça: ٱقْرَأْ وَرَبُّكَ ٱلْأَكْرَمُ

Türkçe Okunuşu: iḳra' verabbüke-l'ekram.

Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 4

Arapça: ٱلَّذِى عَلَّمَ بِٱلْقَلَمِ

Türkçe Okunuşu: elleẕî `alleme bilḳalem.

Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 5

Arapça: عَلَّمَ ٱلْإِنسَٰنَ مَا لَمْ يَعْلَمْ

Türkçe Okunuşu: `alleme-l'insâne mâ lem ya`lem.

Türkçe Meali: Oku! Kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 6

Arapça: كَلَّآ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَيَطْغَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: kellâ inne-l'insâne leyaṭgâ.

Türkçe Meali: Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 7

Arapça: أَن رَّءَاهُ ٱسْتَغْنَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: er raâhü-stagnâ.

Türkçe Meali: Ama, insanoğlu kendini müstağni sayarak azgınlık eder.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 8

Arapça: إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلرُّجْعَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: inne ilâ rabbike-rruc`â.

Türkçe Meali: Dönüş şüphesiz Rabbinedir.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 9

Arapça: أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ

Türkçe Okunuşu: era'eyte-lleẕî yenhâ.

Türkçe Meali: Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 10

Arapça: عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ

Türkçe Okunuşu: `abden iẕâ ṣallâ.

Türkçe Meali: Sen, namaz kılan kulu bundan menedeni gördün mü?

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 11

Arapça: أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: era'eyte in kâne `ale-lhüdâ.

Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 12

Arapça: أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ

Türkçe Okunuşu: ev emera bittaḳvâ.

Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 13

Arapça: أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ

Türkçe Okunuşu: era'eyte in keẕẕebe vetevellâ.

Türkçe Meali: Söyle bakalım, o kul doğru yolda giden veya Allah'a karşı gelmekten sakınmayı buyuran bir kimse olsun; veya söyle, yalanlayıp yüz çeviren birisi olsun

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 14

Arapça: أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ

Türkçe Okunuşu: elem ya`lem bienne-llâhe yerâ.

Türkçe Meali: Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 15

Arapça: كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ

Türkçe Okunuşu: kellâ leil lem yentehi lenesfe`am binnâṣiyeh.

Türkçe Meali: Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden,

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 16

Arapça: نَاصِيَةٍۢ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: nâṣiyetin kâẕibetin ḫâṭieh.

Türkçe Meali: Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 17

Arapça: فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ

Türkçe Okunuşu: felyed`u nâdiyeh.

Türkçe Meali: O zaman, kafadarlarını çağırsın,

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 18

Arapça: سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ

Türkçe Okunuşu: sened`u-zzebâniyeh.

Türkçe Meali: Biz de zebanileri çağıracağız.

سُورَةُ العَلَقِ - Ayet 19

Arapça: كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩

Türkçe Okunuşu: kellâ. lâ tüṭi`hü vescüd vaḳterib.

Türkçe Meali: Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.

سُورَةُ القَدۡرِ - Ayet 1

Arapça: بِّسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِنَّآ أَنزَلْنَٰهُ فِى لَيْلَةِ ٱلْقَدْرِ

Türkçe Okunuşu: innâ enzelnâhü fî leyleti-lḳadr.

Türkçe Meali: Doğrusu, Biz, Kuran'ı kadir gecesinde indirmişizdir.

سُورَةُ القَدۡرِ - Ayet 2

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ leyletü-lḳadr.

Türkçe Meali: Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ القَدۡرِ - Ayet 3

Arapça: لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ خَيْرٌۭ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍۢ

Türkçe Okunuşu: leyletü-lḳadri ḫayrum min elfi şehr.

Türkçe Meali: Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.

سُورَةُ القَدۡرِ - Ayet 4

Arapça: تَنَزَّلُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍۢ

Türkçe Okunuşu: tenezzelü-lmelâiketü verrûḥu fîhâ biiẕni rabbihim. min külli emr.

Türkçe Meali: Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.

سُورَةُ القَدۡرِ - Ayet 5

Arapça: سَلَٰمٌ هِىَ حَتَّىٰ مَطْلَعِ ٱلْفَجْرِ

Türkçe Okunuşu: selâmün. hiye ḥattâ maṭle`i-lfecr.

Türkçe Meali: O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لَمْ يَكُنِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ ٱلْبَيِّنَةُ

Türkçe Okunuşu: lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh.

Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 2

Arapça: رَسُولٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ يَتْلُوا۟ صُحُفًۭا مُّطَهَّرَةًۭ

Türkçe Okunuşu: rasûlüm mine-llâhi yetlû ṣuḥufem müṭahherah.

Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 3

Arapça: فِيهَا كُتُبٌۭ قَيِّمَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: fîhâ kütübün ḳayyimeh.

Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 4

Arapça: وَمَا تَفَرَّقَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَتْهُمُ ٱلْبَيِّنَةُ

Türkçe Okunuşu: vemâ teferraḳa-lleẕîne ûtü-lkitâbe illâ mim ba`di mâ câethümü-lbeyyineh.

Türkçe Meali: Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 5

Arapça: وَمَآ أُمِرُوٓا۟ إِلَّا لِيَعْبُدُوا۟ ٱللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ حُنَفَآءَ وَيُقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤْتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ ۚ وَذَٰلِكَ دِينُ ٱلْقَيِّمَةِ

Türkçe Okunuşu: vemâ ümirû illâ liya`büdü-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîne ḥunefâe veyüḳîmu-ṣṣalâte veyü'tü-zzekâte veẕâlike dînü-lḳayyimeh.

Türkçe Meali: Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 6

Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَٰبِ وَٱلْمُشْرِكِينَ فِى نَارِ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ ٱلْبَرِيَّةِ

Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne fî nâri cehenneme ḫâlidîne fîhâ. ülâike hüm şerru-lberiyyeh.

Türkçe Meali: Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkar edenler, şüphesiz içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar, yaratıkların en kötüsüdürler.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 7

Arapça: إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمْ خَيْرُ ٱلْبَرِيَّةِ

Türkçe Okunuşu: inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti ülâike hüm ḫayru-lberiyyeh.

Türkçe Meali: Fakat, inanıp yararlı iş işleyenler, işte onlar da, yaratıkların en iyileridirler.

سُورَةُ البَيِّنَةِ - Ayet 8

Arapça: جَزَآؤُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّٰتُ عَدْنٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًۭا ۖ رَّضِىَ ٱللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا۟ عَنْهُ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِىَ رَبَّهُۥ

Türkçe Okunuşu: cezâühüm `inde rabbihim cennâtü `adnin tecrî min taḥtihe-l'enhâru ḫâlidîne fîhâ ebedâ. raḍiye-llâhü `anhüm veraḍû `anh. ẕâlike limen ḫaşiye rabbeh.

Türkçe Meali: Onların Rableri katındaki mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا

Türkçe Okunuşu: iẕâ zülzileti-l'arḍu zilzâlehâ.

Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 2

Arapça: وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا

Türkçe Okunuşu: veaḫraceti-l'arḍu eŝḳâlehâ.

Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 3

Arapça: وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا

Türkçe Okunuşu: veḳâle-l'insânü mâ lehâ.

Türkçe Meali: Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 4

Arapça: يَوْمَئِذٍۢ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا

Türkçe Okunuşu: yevmeiẕin tüḥaddiŝü aḫbârahâ.

Türkçe Meali: İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 5

Arapça: بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا

Türkçe Okunuşu: bienne rabbeke evḥâ lehâ.

Türkçe Meali: İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 6

Arapça: يَوْمَئِذٍۢ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًۭا لِّيُرَوْا۟ أَعْمَٰلَهُمْ

Türkçe Okunuşu: yevmeiẕiy yaṣdüru-nnâsü eştâtel liyürav a`mâlehüm.

Türkçe Meali: O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 7

Arapça: فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًۭا يَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: femey ya`mel miŝḳâle ẕerratin ḫayray yerah.

Türkçe Meali: Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.

سُورَةُ الزَّلۡزَلَةِ - Ayet 8

Arapça: وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۢ شَرًّۭا يَرَهُۥ

Türkçe Okunuşu: vemey ya`mel miŝḳâle ẕerratin şerray yerah.

Türkçe Meali: Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًۭا

Türkçe Okunuşu: vel`âdiyâti ḍabḥâ.

Türkçe Meali: And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara;

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 2

Arapça: فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًۭا

Türkçe Okunuşu: felmûriyâti ḳadḥâ.

Türkçe Meali: And olsun kıvılcımlar saçanlara;

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 3

Arapça: فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًۭا

Türkçe Okunuşu: felmügîrâti ṣubḥâ.

Türkçe Meali: Sabah sabah akına çıkanlara;

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 4

Arapça: فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًۭا

Türkçe Okunuşu: feeŝerne bihî naḳ`â.

Türkçe Meali: Ve tozu dumana katanlara;

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 5

Arapça: فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا

Türkçe Okunuşu: fevesaṭne bihî cem`â.

Türkçe Meali: Düşman topluluğunun içine dalanlara ki:

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 6

Arapça: إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌۭ

Türkçe Okunuşu: inne-l'insâne lirabbihî lekenûd.

Türkçe Meali: İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 7

Arapça: وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌۭ

Türkçe Okunuşu: veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd.

Türkçe Meali: Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 8

Arapça: وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ

Türkçe Okunuşu: veinnehû liḥubbi-lḫayri leşedîd.

Türkçe Meali: Gerçekten mala da pek düşkündür.

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 9

Arapça: ۞ أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ

Türkçe Okunuşu: efelâ ya`lemü iẕâ bü`ŝira mâ fi-lḳubûr.

Türkçe Meali: İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 10

Arapça: وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ

Türkçe Okunuşu: veḥuṣṣile mâ fi-ṣṣudûr.

Türkçe Meali: İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

سُورَةُ العَادِيَاتِ - Ayet 11

Arapça: إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّخَبِيرٌۢ

Türkçe Okunuşu: inne rabbehüm bihim yevmeiẕil leḫabîr.

Türkçe Meali: Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلْقَارِعَةُ

Türkçe Okunuşu: elḳâri`ah.

Türkçe Meali: Gürültü koparacak olan

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 2

Arapça: مَا ٱلْقَارِعَةُ

Türkçe Okunuşu: me-lḳâri`ah.

Türkçe Meali: Nedir o gürültü koparacak olan?

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 3

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-lḳâri`ah.

Türkçe Meali: O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 4

Arapça: يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ

Türkçe Okunuşu: yevme yekûnü-nnâsü kelferâşi-lmebŝûŝ.

Türkçe Meali: O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 5

Arapça: وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ

Türkçe Okunuşu: vetekûnü-lcibâlü kel`ihni-lmenfûş.

Türkçe Meali: Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 6

Arapça: فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ

Türkçe Okunuşu: feemmâ men ŝeḳulet mevâzînüh.

Türkçe Meali: Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 7

Arapça: فَهُوَ فِى عِيشَةٍۢ رَّاضِيَةٍۢ

Türkçe Okunuşu: fehüve fî `îşetir râḍiyeh.

Türkçe Meali: Ama tartıları ağır gelen kimse hoş bir hayat içinde olacaktır.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 8

Arapça: وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ

Türkçe Okunuşu: veemmâ men ḫaffet mevâzînüh.

Türkçe Meali: Tartıları hafif gelenler ise,

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 9

Arapça: فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: feümmühû hâviyeh.

Türkçe Meali: Onların yeri bir çukurdur.

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 10

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke mâ hiyeh.

Türkçe Meali: O çukurun ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ القَارِعَةِ - Ayet 11

Arapça: نَارٌ حَامِيَةٌۢ

Türkçe Okunuşu: nârun ḥâmiyeh.

Türkçe Meali: O, kızgın bir ateştir.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلْهَىٰكُمُ ٱلتَّكَاثُرُ

Türkçe Okunuşu: elhâkümü-ttekâŝür.

Türkçe Meali: Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 2

Arapça: حَتَّىٰ زُرْتُمُ ٱلْمَقَابِرَ

Türkçe Okunuşu: ḥattâ zürtümü-lmeḳâbir.

Türkçe Meali: Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 3

Arapça: كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

Türkçe Okunuşu: kellâ sevfe ta`lemûn.

Türkçe Meali: Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 4

Arapça: ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ

Türkçe Okunuşu: ŝümme kellâ sevfe ta`lemûn.

Türkçe Meali: Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 5

Arapça: كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ ٱلْيَقِينِ

Türkçe Okunuşu: kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyeḳîn.

Türkçe Meali: Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz!

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 6

Arapça: لَتَرَوُنَّ ٱلْجَحِيمَ

Türkçe Okunuşu: leteravunne-lceḥîm.

Türkçe Meali: And olsun ki, cehennemi göreceksiniz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 7

Arapça: ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ ٱلْيَقِينِ

Türkçe Okunuşu: ŝümme leteravunnehâ `ayne-lyeḳîn.

Türkçe Meali: And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

سُورَةُ التَّكَاثُرِ - Ayet 8

Arapça: ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ

Türkçe Okunuşu: ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm.

Türkçe Meali: Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.

سُورَةُ العَصۡرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْعَصْرِ

Türkçe Okunuşu: vel`aṣr.

Türkçe Meali: İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki,

سُورَةُ العَصۡرِ - Ayet 2

Arapça: إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَفِى خُسْرٍ

Türkçe Okunuşu: inne-l'insâne lefî ḫusr.

Türkçe Meali: İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.

سُورَةُ العَصۡرِ - Ayet 3

Arapça: إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْحَقِّ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ

Türkçe Okunuşu: ille-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti vetevâṣav bilḥaḳḳi vetevâṣav biṣṣabr.

Türkçe Meali: Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَيْلٌۭ لِّكُلِّ هُمَزَةٍۢ لُّمَزَةٍ

Türkçe Okunuşu: veylül likülli hümezetil lümezeh.

Türkçe Meali: Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 2

Arapça: ٱلَّذِى جَمَعَ مَالًۭا وَعَدَّدَهُۥ

Türkçe Okunuşu: elleẕî ceme`a mâlev ve`addedeh.

Türkçe Meali: Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 3

Arapça: يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُۥٓ أَخْلَدَهُۥ

Türkçe Okunuşu: yaḥsebü enne mâlehû aḫledeh.

Türkçe Meali: Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 4

Arapça: كَلَّا ۖ لَيُنۢبَذَنَّ فِى ٱلْحُطَمَةِ

Türkçe Okunuşu: kellâ leyümbeẕenne fi-lḥuṭameh.

Türkçe Meali: Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 5

Arapça: وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْحُطَمَةُ

Türkçe Okunuşu: vemâ edrâke me-lḥuṭameh.

Türkçe Meali: Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 6

Arapça: نَارُ ٱللَّهِ ٱلْمُوقَدَةُ

Türkçe Okunuşu: nâru-llâhi-lmûḳadeh.

Türkçe Meali: O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 7

Arapça: ٱلَّتِى تَطَّلِعُ عَلَى ٱلْأَفْـِٔدَةِ

Türkçe Okunuşu: elletî teṭṭali`u `ale-l'ef'ideh.

Türkçe Meali: O, yüreklere çökecek olan, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 8

Arapça: إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌۭ

Türkçe Okunuşu: innehâ `aleyhim mü'ṣadeh.

Türkçe Meali: Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.

سُورَةُ الهُمَزَةِ - Ayet 9

Arapça: فِى عَمَدٍۢ مُّمَدَّدَةٍۭ

Türkçe Okunuşu: fî `amedim mümeddedeh.

Türkçe Meali: Onlar, uzun sütunlar arasında, her yönden o ateşle kapatılmışlardır.

سُورَةُ الفِيلِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَٰبِ ٱلْفِيلِ

Türkçe Okunuşu: elem tera keyfe fe`ale rabbüke biaṣḥâbi-lfîl.

Türkçe Meali: Fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?

سُورَةُ الفِيلِ - Ayet 2

Arapça: أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍۢ

Türkçe Okunuşu: elem yec`al keydehüm fî taḍlîl.

Türkçe Meali: Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı?

سُورَةُ الفِيلِ - Ayet 3

Arapça: وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ

Türkçe Okunuşu: veersele `aleyhim ṭayran ebâbîl.

Türkçe Meali: Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.

سُورَةُ الفِيلِ - Ayet 4

Arapça: تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍۢ مِّن سِجِّيلٍۢ

Türkçe Okunuşu: termîhim biḥicâratim min siccîl.

Türkçe Meali: Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi.

سُورَةُ الفِيلِ - Ayet 5

Arapça: فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍۢ مَّأْكُولٍۭ

Türkçe Okunuşu: fece`alehüm ke`aṣfim me'kûl.

Türkçe Meali: Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.

سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ لِإِيلَٰفِ قُرَيْشٍ

Türkçe Okunuşu: liîlâfi ḳurayş.

Türkçe Meali: Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır.

سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Ayet 2

Arapça: إِۦلَٰفِهِمْ رِحْلَةَ ٱلشِّتَآءِ وَٱلصَّيْفِ

Türkçe Okunuşu: îlâfihim riḥlete-şşitâi veṣṣayf.

Türkçe Meali: Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır.

سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Ayet 3

Arapça: فَلْيَعْبُدُوا۟ رَبَّ هَٰذَا ٱلْبَيْتِ

Türkçe Okunuşu: felya`büdû rabbe hâẕe-lbeyt.

Türkçe Meali: Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler.

سُورَةُ قُرَيۡشٍ - Ayet 4

Arapça: ٱلَّذِىٓ أَطْعَمَهُم مِّن جُوعٍۢ وَءَامَنَهُم مِّنْ خَوْفٍۭ

Türkçe Okunuşu: elleẕî aṭ`amehüm min cû`iv veâmenehüm min ḫavf.

Türkçe Meali: Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler.

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يُكَذِّبُ بِٱلدِّينِ

Türkçe Okunuşu: era'eyte-lleẕî yükeẕẕibü biddîn.

Türkçe Meali: Dini yalan sayanı gördün mü?

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 2

Arapça: فَذَٰلِكَ ٱلَّذِى يَدُعُّ ٱلْيَتِيمَ

Türkçe Okunuşu: feẕâlike-lleẕî yedü``u-lyetîm.

Türkçe Meali: Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur.

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 3

Arapça: وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ

Türkçe Okunuşu: velâ yeḥuḍḍu `alâ ṭa`âmi-lmiskîn.

Türkçe Meali: Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur.

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 4

Arapça: فَوَيْلٌۭ لِّلْمُصَلِّينَ

Türkçe Okunuşu: feveylül lilmüṣallîn.

Türkçe Meali: Vay o namaz kılanların haline ki:

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 5

Arapça: ٱلَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ

Türkçe Okunuşu: elleẕîne hüm `an ṣalâtihim sâhûn.

Türkçe Meali: Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 6

Arapça: ٱلَّذِينَ هُمْ يُرَآءُونَ

Türkçe Okunuşu: elleẕîne hüm yürâûn.

Türkçe Meali: Onlar gösteriş yaparlar.

سُورَةُ المَاعُونِ - Ayet 7

Arapça: وَيَمْنَعُونَ ٱلْمَاعُونَ

Türkçe Okunuşu: veyemne`ûne-lmâ`ûn.

Türkçe Meali: Onlar basit şeyleri dahi vermezler.

سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِنَّآ أَعْطَيْنَٰكَ ٱلْكَوْثَرَ

Türkçe Okunuşu: innâ a`ṭaynâke-lkevŝer.

Türkçe Meali: Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.

سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Ayet 2

Arapça: فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَٱنْحَرْ

Türkçe Okunuşu: feṣalli lirabbike venḥar.

Türkçe Meali: Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

سُورَةُ الكَوۡثَرِ - Ayet 3

Arapça: إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ ٱلْأَبْتَرُ

Türkçe Okunuşu: inne şânieke hüve-l'ebter.

Türkçe Meali: Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلْكَٰفِرُونَ

Türkçe Okunuşu: ḳul yâ eyyühe-lkâfirûn.

Türkçe Meali: De ki: "Ey inkarcılar!"

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 2

Arapça: لَآ أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ

Türkçe Okunuşu: lâ a`büdü mâ ta`büdûn.

Türkçe Meali: "Ben sizin taptıklarınıza tapmam."

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 3

Arapça: وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ أَعْبُدُ

Türkçe Okunuşu: velâ entüm `âbidûne mâ a`büd.

Türkçe Meali: "Benim taptığıma da sizler tapmazsınız."

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 4

Arapça: وَلَآ أَنَا۠ عَابِدٌۭ مَّا عَبَدتُّمْ

Türkçe Okunuşu: velâ ene `âbidüm mâ `abettüm.

Türkçe Meali: "Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim."

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 5

Arapça: وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ أَعْبُدُ

Türkçe Okunuşu: velâ entüm `âbidûne mâ a`büd.

Türkçe Meali: "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."

سُورَةُ الكَافِرُونَ - Ayet 6

Arapça: لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِىَ دِينِ

Türkçe Okunuşu: leküm dînüküm veliye dîn.

Türkçe Meali: "Sizin dininiz size, benim dinim banadır."

سُورَةُ النَّصۡرِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ إِذَا جَآءَ نَصْرُ ٱللَّهِ وَٱلْفَتْحُ

Türkçe Okunuşu: iẕâ câe naṣru-llâhi velfetḥ.

Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.

سُورَةُ النَّصۡرِ - Ayet 2

Arapça: وَرَأَيْتَ ٱلنَّاسَ يَدْخُلُونَ فِى دِينِ ٱللَّهِ أَفْوَاجًۭا

Türkçe Okunuşu: veraeyte-nnâse yedḫulûne fî dîni-llâhi efvâcâ.

Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.

سُورَةُ النَّصۡرِ - Ayet 3

Arapça: فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَٱسْتَغْفِرْهُ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ تَوَّابًۢا

Türkçe Okunuşu: fesebbiḥ biḥamdi rabbike vestagfirh. innehû kâne tevvâbâ.

Türkçe Meali: Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.

سُورَةُ المَسَدِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ تَبَّتْ يَدَآ أَبِى لَهَبٍۢ وَتَبَّ

Türkçe Okunuşu: tebbet yedâ ebî lehebiv vetebb.

Türkçe Meali: Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!

سُورَةُ المَسَدِ - Ayet 2

Arapça: مَآ أَغْنَىٰ عَنْهُ مَالُهُۥ وَمَا كَسَبَ

Türkçe Okunuşu: mâ agnâ `anhü mâlühû vemâ keseb.

Türkçe Meali: Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.

سُورَةُ المَسَدِ - Ayet 3

Arapça: سَيَصْلَىٰ نَارًۭا ذَاتَ لَهَبٍۢ

Türkçe Okunuşu: seyaṣlâ nâran ẕâte leheb.

Türkçe Meali: Alevli ateşe yaslanacaktır.

سُورَةُ المَسَدِ - Ayet 4

Arapça: وَٱمْرَأَتُهُۥ حَمَّالَةَ ٱلْحَطَبِ

Türkçe Okunuşu: vemraetüh. ḥammâlete-lḥaṭab.

Türkçe Meali: Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.

سُورَةُ المَسَدِ - Ayet 5

Arapça: فِى جِيدِهَا حَبْلٌۭ مِّن مَّسَدٍۭ

Türkçe Okunuşu: fî cîdihâ ḥablüm mim mesed.

Türkçe Meali: Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.

سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ

Türkçe Okunuşu: ḳul hüve-llâhü eḥad.

Türkçe Meali: De ki: O Allah bir tektir.

سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - Ayet 2

Arapça: ٱللَّهُ ٱلصَّمَدُ

Türkçe Okunuşu: allâhu-ṣṣamed.

Türkçe Meali: Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır.

سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - Ayet 3

Arapça: لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ

Türkçe Okunuşu: lem yelid velem yûled.

Türkçe Meali: O doğurmamış ve doğmamıştır.

سُورَةُ الإِخۡلَاصِ - Ayet 4

Arapça: وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدٌۢ

Türkçe Okunuşu: velem yekül lehû küfüven eḥad.

Türkçe Meali: Hiçbir şey O'na denk değildir.

سُورَةُ الفَلَقِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلْفَلَقِ

Türkçe Okunuşu: ḳul e`ûẕü birabbi-lfeleḳ.

Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

سُورَةُ الفَلَقِ - Ayet 2

Arapça: مِن شَرِّ مَا خَلَقَ

Türkçe Okunuşu: min şerri mâ ḫaleḳ.

Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

سُورَةُ الفَلَقِ - Ayet 3

Arapça: وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ

Türkçe Okunuşu: vemin şerri gâsiḳin iẕâ veḳab.

Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

سُورَةُ الفَلَقِ - Ayet 4

Arapça: وَمِن شَرِّ ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِى ٱلْعُقَدِ

Türkçe Okunuşu: vemin şerri-nneffâŝâti fi-l`uḳad.

Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

سُورَةُ الفَلَقِ - Ayet 5

Arapça: وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ

Türkçe Okunuşu: vemin şerri ḥâsidin iẕâ ḥased.

Türkçe Meali: De ki: "Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 1

Arapça: بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: ḳul e`ûẕü birabbi-nnâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 2

Arapça: مَلِكِ ٱلنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: meliki-nnâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 3

Arapça: إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: ilâhi-nnâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 4

Arapça: مِن شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: min şerri-lvesvâsi-lḫannâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 5

Arapça: ٱلَّذِى يُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: elleẕî yüvesvisü fî ṣudûri-nnâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."

سُورَةُ النَّاسِ - Ayet 6

Arapça: مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ

Türkçe Okunuşu: mine-lcinneti vennâs.

Türkçe Meali: De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların Hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."